Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Şahsiyeti - 1 - Arşiv Belgeleri Işığında 1878 (1295 )-1918(1334)

Stok Kodu:
9789757268628
Boyut:
200-280
Sayfa Sayısı:
1167
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
2.000,00
Taksitli fiyat: 12 x 213,33
KARGO BEDAVA
Temin süresi 3 gündür.
9789757268628
215760
Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Şahsiyeti - 1 - Arşiv Belgeleri Işığında 1878 (1295 )-1918(1334)
Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Şahsiyeti - 1 - Arşiv Belgeleri Işığında 1878 (1295 )-1918(1334)
2000.00

Tarih bize gösteriyor ki, başta peygamberler ve onların gerçek mirasçıları olan din âlimleri olmak üzere, insanlık âlemi, büyük insanların kıymetlerini zamanında tam takdir edememişlerdir. Sonradan ise, bu takdir edememenin cezasını, hem muâsırı olan insanlar ve hem de onların nesilleri çekmişlerdir.

 Hemen hemen bütün peygamberler, bu hükmümüze müşahhas birer misal olarak verilebileceği gibi, İmam-ı A'zam ve Ahmed bin Hanbel gibi İslâm âlimleri de, bu acı hükmü teyid eden müşahhas misalIerdendir.

Tespitlerimize göre, asrında tam anlaşılamayan şahsiyetlerin bu asrımızdaki en güzel misali de, bu kitabımızın mevzuunu teşkil eden Bedîüzzaman Sa'id Nursi'dir. İslâmî ilimlerdeki dâhiyane vukûfu, özellikle de imân hakikatleri mevzuundaki asrın anlayışına uygun harika izahları ve seksen küsür yıllık istikâmetle hak üzerinde devam eden Allah, din ve millet-i İslâmiye uğrundaki gayret ve mücâhedeleri bütün İslâm âleminde duyulduğu ve takdir edildiği halde, hâlâ kendi ülkesinde yanlış tanınan veya tanıtılmak istenen bir şahsiyet vardır ki, o da Bedîüzzaman'dır.

 Devleti'n bütün imkânları ve bukalemun aydınlar kullanılarak, Bedîüzzaman, Cumhuriyet nesline kötü tanıtılmaya çalışılmıştır. Onun mücadelesini tanımayan ve eserlerini okuyup talebelerini görmeyen, cahil veya aydın her cumhuriyet nesli, Bedîüzzaman Sa'id Nursi veya Risale-i Nur kelimelerini duyunca, yapılan telkinler sonucu, Kürtçü, bölücü, gerici ve dev­let düşmanı bir insan ve eser hayaline bir nevi mecbur edilmiş, Vatanı için hayatını ortaya koyan bu büyük dâhiyi, bir vatan hâini gibi değerlendirmişlerdir.

Bu kitap okunduğunda anlaşılacaktır ki, Bedîüzzaman, Osmanlı ve Cumhuriyet dö­nemlerine ilmi ve dini damgasını vuran, günümüzde 44 dile çevrilen eserleriyle sadece İslam âleminin değil bütün beşeriyetin muhtaç olduğu allame, mütefekkir ve müceddiddir.

Risale-i Nur Hareketi de, bir tarikat değil, hakikat ve Şeri'attır. Risale-i Nur'un müellifi olan Bedîüzzaman, İmam-ı Gazali, Mevlana Celaleddin ve İmam-ı Rabbani gibi kalb, ruh, akıl gözleri açık olarak yaşamış. Kur'an'ın dersiyle ve irşadıyla hakikata bir yol bulmuş ve girmiştir.

Bedîüzzaman "Her şeyde bir delil var; gösteriyor ki, Allah bir" mealindeki hakikata mazhar ol­duğunu Risale-i Nur ile göstermiştir.!

 

Bedîüzzaman'ın hayatına tahsis edilen bu eserde;

  1- Bu zamana kadar hiç ulaşılmamış arşiv belgelerine ve yeni kaynaklara ulaşılmıştır.

Mesela, Bedîüzzaman'ın hem Hasanî yani Şerîf (Babası tarafından Hz. Hasan neslinden) ve hem de Hüseynî yani Seyyid (Anne tarafından Hz. Hüseyin neslinden) olduğuna dair Irak'ta elde edilen şecere ve bunu destekleyen Osmanlı Arşivi'ndeki belgeler bunun en güzel misalidir.

2- Bedîüzzaman'ın hayatında eksik kalmış noktalar tamamlanmaya çalışılmıştır. Me­sela bu zamana kadar üzerinde çok çalışılan ancak bir türlü doğru bilgilere ulaşılama­yan Bedîüzzaman'ın hem Muhammed Celal'den ve hem de Molla Fethullah'dan aldığı icâzetnâmeler, araştırmalar sonucunda Resulüllah'a kadar ulaştırılmış ve özellikle de ezber­lediği bilinen 26 ilme dâir 90 temel kitabın hangileri olduğu ortaya konmaya çalışılmıştır.

 3- On binlerce arşiv belgesi ve on binlerce sayfalık kitaplar özetlenmeye gayret edilmiş­tir. Mesela, Osmanlı Arşivi'ndeki 1.000'in üzerinde belge, Emniyet Genel Müdürlüğündeki 23.000 belge, Cumhurbaşkanlığındaki belgeler, binlerce sayfalık Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi gazeteleri buna misal olarak verilebilir. Bu arada çok sayıda yabancı gazeteler ve özellikle İngiliz ve Mısır gazeteleri de taranmaya gayret gösterilmiştir.

4- Bedîüzzaman ile alakalı yazılan, ama akademik olmayan çalışmaların düzene sokulması için büyük gayret gösterilmiştir. Daha önce kaleme alınan çalışmalardaki kaynak eksikliği ve konuların akademik manada tasnifinin olmayışı bu işin başında gelenlerdir. Bu konu, Bedîüzzaman ile alakalı kalem oynatan ihlaslı Ağabeyler tarafından da dile getirilmek­tedir. Bazı çalışmalar, akademik manada kaynak vermemişlerdir. Bazıları ise, kaynaklarda metodolojiye riayet edememişlerdir.

5- Bedîüzzaman'ın hayatında ya kasdî olarak ya da safdillik ile anlaşılmaz kılınan nok­talar vuzuha kavuşturulmuştur. Cumhuriyet dönemi boyunca Bedîüzzaman'a Kürtçü ve bö­lücü demek için belli çevreler tarafından kullanılan Kürdistan Te'âlî Cemiyeti kurucusu olup olmadığı, Kürt Neşr-i Ma'ârif Cemiyeti ile bu cemiyetin kuruluş yılları arasında on sene bu­lunmasına rağmen, Tarık Zafer Tunaya ve bütün laik çevrelerde kasden birbirine karıştırılan konular, belgelerle ortaya konmuştur. Aynı şey, Bedîüzzaman ile Sultan Abdülhamid arasın­daki münasebetler ile Bedîüzzaman ve İttihâd Terakkî arasındaki ilişkiler için de geçerlidir. Maalesef kasıtlı veya bilmeden sapla saman birbirine karıştırılmıştır.

6- Osmanlı Arşivleri, Cumhuriyet Arşivleri, yüzlerce Osmanlı ve Cumhuriyet gazetesi ya­zıları, Bedîüzzzaman'la alakalı kaleme alınan yüzlerce yazı ve makale özetlenerek bir araya getirilmek için ömür sarf edilmiştir. Bedîüzzaman'ın eski makale ve nutukları, günümüz ıstılahı ile özetlenmiş ve aslı da muhâfaza olunmuştur. Böylece Bedîüzzaman'ın eserleri tahrif edildi iddiasını ileri süren kötü niyetli insanların ağzına ilmî bir tokat vurulmuş olacaktır.

7 - Onun eserleri ve şahsiyeti hakkındaki yanlış fikirler ve hatalı bilgiler tashih edilmiş­tir. Mesela birilerinin dilinden düşmeyen Bedîüzzaman'ın ifâdelerinin tahrîfi meselesi her ne kadar Abdülkadir Badıllı Ağabey'in yayına hazırladığı muhalled eser Âsâr-ı Bedî'iyye bu meseleyi kökünden kesip atmışsa da bu eserle de tamamen reddedilmiştir. 

Tarih bize gösteriyor ki, başta peygamberler ve onların gerçek mirasçıları olan din âlimleri olmak üzere, insanlık âlemi, büyük insanların kıymetlerini zamanında tam takdir edememişlerdir. Sonradan ise, bu takdir edememenin cezasını, hem muâsırı olan insanlar ve hem de onların nesilleri çekmişlerdir.

 Hemen hemen bütün peygamberler, bu hükmümüze müşahhas birer misal olarak verilebileceği gibi, İmam-ı A'zam ve Ahmed bin Hanbel gibi İslâm âlimleri de, bu acı hükmü teyid eden müşahhas misalIerdendir.

Tespitlerimize göre, asrında tam anlaşılamayan şahsiyetlerin bu asrımızdaki en güzel misali de, bu kitabımızın mevzuunu teşkil eden Bedîüzzaman Sa'id Nursi'dir. İslâmî ilimlerdeki dâhiyane vukûfu, özellikle de imân hakikatleri mevzuundaki asrın anlayışına uygun harika izahları ve seksen küsür yıllık istikâmetle hak üzerinde devam eden Allah, din ve millet-i İslâmiye uğrundaki gayret ve mücâhedeleri bütün İslâm âleminde duyulduğu ve takdir edildiği halde, hâlâ kendi ülkesinde yanlış tanınan veya tanıtılmak istenen bir şahsiyet vardır ki, o da Bedîüzzaman'dır.

 Devleti'n bütün imkânları ve bukalemun aydınlar kullanılarak, Bedîüzzaman, Cumhuriyet nesline kötü tanıtılmaya çalışılmıştır. Onun mücadelesini tanımayan ve eserlerini okuyup talebelerini görmeyen, cahil veya aydın her cumhuriyet nesli, Bedîüzzaman Sa'id Nursi veya Risale-i Nur kelimelerini duyunca, yapılan telkinler sonucu, Kürtçü, bölücü, gerici ve dev­let düşmanı bir insan ve eser hayaline bir nevi mecbur edilmiş, Vatanı için hayatını ortaya koyan bu büyük dâhiyi, bir vatan hâini gibi değerlendirmişlerdir.

Bu kitap okunduğunda anlaşılacaktır ki, Bedîüzzaman, Osmanlı ve Cumhuriyet dö­nemlerine ilmi ve dini damgasını vuran, günümüzde 44 dile çevrilen eserleriyle sadece İslam âleminin değil bütün beşeriyetin muhtaç olduğu allame, mütefekkir ve müceddiddir.

Risale-i Nur Hareketi de, bir tarikat değil, hakikat ve Şeri'attır. Risale-i Nur'un müellifi olan Bedîüzzaman, İmam-ı Gazali, Mevlana Celaleddin ve İmam-ı Rabbani gibi kalb, ruh, akıl gözleri açık olarak yaşamış. Kur'an'ın dersiyle ve irşadıyla hakikata bir yol bulmuş ve girmiştir.

Bedîüzzaman "Her şeyde bir delil var; gösteriyor ki, Allah bir" mealindeki hakikata mazhar ol­duğunu Risale-i Nur ile göstermiştir.!

 

Bedîüzzaman'ın hayatına tahsis edilen bu eserde;

  1- Bu zamana kadar hiç ulaşılmamış arşiv belgelerine ve yeni kaynaklara ulaşılmıştır.

Mesela, Bedîüzzaman'ın hem Hasanî yani Şerîf (Babası tarafından Hz. Hasan neslinden) ve hem de Hüseynî yani Seyyid (Anne tarafından Hz. Hüseyin neslinden) olduğuna dair Irak'ta elde edilen şecere ve bunu destekleyen Osmanlı Arşivi'ndeki belgeler bunun en güzel misalidir.

2- Bedîüzzaman'ın hayatında eksik kalmış noktalar tamamlanmaya çalışılmıştır. Me­sela bu zamana kadar üzerinde çok çalışılan ancak bir türlü doğru bilgilere ulaşılama­yan Bedîüzzaman'ın hem Muhammed Celal'den ve hem de Molla Fethullah'dan aldığı icâzetnâmeler, araştırmalar sonucunda Resulüllah'a kadar ulaştırılmış ve özellikle de ezber­lediği bilinen 26 ilme dâir 90 temel kitabın hangileri olduğu ortaya konmaya çalışılmıştır.

 3- On binlerce arşiv belgesi ve on binlerce sayfalık kitaplar özetlenmeye gayret edilmiş­tir. Mesela, Osmanlı Arşivi'ndeki 1.000'in üzerinde belge, Emniyet Genel Müdürlüğündeki 23.000 belge, Cumhurbaşkanlığındaki belgeler, binlerce sayfalık Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi gazeteleri buna misal olarak verilebilir. Bu arada çok sayıda yabancı gazeteler ve özellikle İngiliz ve Mısır gazeteleri de taranmaya gayret gösterilmiştir.

4- Bedîüzzaman ile alakalı yazılan, ama akademik olmayan çalışmaların düzene sokulması için büyük gayret gösterilmiştir. Daha önce kaleme alınan çalışmalardaki kaynak eksikliği ve konuların akademik manada tasnifinin olmayışı bu işin başında gelenlerdir. Bu konu, Bedîüzzaman ile alakalı kalem oynatan ihlaslı Ağabeyler tarafından da dile getirilmek­tedir. Bazı çalışmalar, akademik manada kaynak vermemişlerdir. Bazıları ise, kaynaklarda metodolojiye riayet edememişlerdir.

5- Bedîüzzaman'ın hayatında ya kasdî olarak ya da safdillik ile anlaşılmaz kılınan nok­talar vuzuha kavuşturulmuştur. Cumhuriyet dönemi boyunca Bedîüzzaman'a Kürtçü ve bö­lücü demek için belli çevreler tarafından kullanılan Kürdistan Te'âlî Cemiyeti kurucusu olup olmadığı, Kürt Neşr-i Ma'ârif Cemiyeti ile bu cemiyetin kuruluş yılları arasında on sene bu­lunmasına rağmen, Tarık Zafer Tunaya ve bütün laik çevrelerde kasden birbirine karıştırılan konular, belgelerle ortaya konmuştur. Aynı şey, Bedîüzzaman ile Sultan Abdülhamid arasın­daki münasebetler ile Bedîüzzaman ve İttihâd Terakkî arasındaki ilişkiler için de geçerlidir. Maalesef kasıtlı veya bilmeden sapla saman birbirine karıştırılmıştır.

6- Osmanlı Arşivleri, Cumhuriyet Arşivleri, yüzlerce Osmanlı ve Cumhuriyet gazetesi ya­zıları, Bedîüzzzaman'la alakalı kaleme alınan yüzlerce yazı ve makale özetlenerek bir araya getirilmek için ömür sarf edilmiştir. Bedîüzzaman'ın eski makale ve nutukları, günümüz ıstılahı ile özetlenmiş ve aslı da muhâfaza olunmuştur. Böylece Bedîüzzaman'ın eserleri tahrif edildi iddiasını ileri süren kötü niyetli insanların ağzına ilmî bir tokat vurulmuş olacaktır.

7 - Onun eserleri ve şahsiyeti hakkındaki yanlış fikirler ve hatalı bilgiler tashih edilmiş­tir. Mesela birilerinin dilinden düşmeyen Bedîüzzaman'ın ifâdelerinin tahrîfi meselesi her ne kadar Abdülkadir Badıllı Ağabey'in yayına hazırladığı muhalled eser Âsâr-ı Bedî'iyye bu meseleyi kökünden kesip atmışsa da bu eserle de tamamen reddedilmiştir. 

Kapat