Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Şahsiyeti - 4 - Arşiv Belgeleri Işığında

Stok Kodu:
9789757268727
Boyut:
19 x 27 cm
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015-08
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
1.Hamur
Dili:
Türkçe
2.000,00
Taksitli fiyat: 12 x 213,33
KARGO BEDAVA
Temin süresi 3 gündür.
9789757268727
221480
Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Şahsiyeti - 4 - Arşiv Belgeleri Işığında
Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Şahsiyeti - 4 - Arşiv Belgeleri Işığında
2000.00

Kitabın bu cildi Bedîüzzaman’ın 1944-1949 yılları arasındaki hayatını ilgilendirmektedir. Bedîüzzaman’ın 24.07.1934 günü Isparta’ya getirilişinden 09.08.1944 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile Afyon Emirdağ’a sürgün edilmesi ve 23 Ocak 1948 tarihinde Afyon Hapsine kadar olan Emirdağ Hayatı ile 2 Aralık 1949 tarihine kadar devam edecek olan Afyon Hayatı bu cildin temel konularını teşkil etmektedir. Bedîüzzaman’ın bu iki hayat safhası hakkında, sağlam kaynaklara ve en önemlisi de doğrudan devletin arşiv belgelerine dayalı bir çalışma olmuştur. Öncelikle Mehmed Çalışkan’ın müjdesini zikredelim:

"Yakında büyük bir Tarihçe-i Hayat yazılacak"

    "Üstad neşredilen Tarihçe-i Hayat'tan sonra 'İnşaallah yakında büyük Tarihçe-i Hayat yazılacak' demişti.

    Yine bir defasında, 'Siz kimin talebesi olduğunuzu, kime hizmet ettiğinizi, nasıl bir şahısla konuştuğunuzu bilmiyorsunuz. Ayrıca yakında bu Risâle-i Nur mekteplerde okunacak.' cümlesini tekrar tekrar söylemişti.

    "Bir gün Ahmed Feyzi Kul ziyaret için gelmişti. Üstad Ahmet Feyzi'ye, 'Çabuk bir vasıta bul ve git' demişti. Akşamleyin bir sohbet yapmak için bırakmadım. O gece münevver bir cema’atle güzel bir sohbet oldu. O gece geç saatlere kadar sohbet devam etmişti. Sabahleyin Üstad Ahmed Feyzi'yi çağırttı. Halbuki Üstad'ın onun kaldığından haberi yoktu. Ahmet Feyzi çok korktu, beraberce Üstad'ın yanına gittik. Üstad, 'Sen akşam ne konuştuysan ben aynen kabul ediyorum' diyerek iltifat etti.[1]

Çalışmamızın bu cildi, İki Bölümden oluşmaktadır:

BİRİNCİ BÖLÜM

BEDÎÜZZAMAN SAİD NURSÎ’NİN EMİRDAĞ HAYATI’DIR

(30-07-1944/23-01-1948). ARTIK EMİRDAĞ’DA BEDÎÜZZAMAN VARDIR.

Bedîüzzaman’ın Emirdağ Hayatı’nın, Afyon hapsine kadar olan kısmı, o güne kadarki hayatının en acı, en sıkıntılı ve en zulümlü safhasıdır. Rusya’da esir iken bile, böylesi bir hayat tarzı görmemiştir denilebilir. Münafık zındıklar ve din düşmanı gizli komiteler; var güçleriyle desiseler ve dolaplar çeviriyor; en acı ihânetleri resmî adamların elleriyle uyguluyorlardı.

Emirdağ’a gelen Bedîüzzaman, hükümet binasının karşısında bir odaya yerleştirildi. Camiye gitmesine bile müsaade edilmediği, devamlı takip ve tarassuda tabi tutulduğu Emirdağ sürgünü, Bedîüzzaman’a Denizli hapishânesini bile aratıyordu. Ziyaretçilerle görüşmesi yasaklanan Bedîüzzaman, Emirdağ’da üç kere de zehirlenme tehlikesi atlatmıştı. hukukî ve kanunî yollardan Bedîüzzaman’ı alt edemeyen muhalifleri onu zehirleyerek imha etmek istemiş, hayatı boyunca yirmi üç defa denenecek bu teşebbüslerin üçü Emirdağ’da gerçekleşmişti. Defalarca zehirlendiği halde Allah’ın inâyetiyle mutlak ölümden her defasında kurtulan Bedîüzzaman, bu zehirlerin verdiği ızdırabı ömrü boyunca yaşayacaktı.

İKİNCİ BÖLÜM

BEDÎÜZZAMAN’IN AFYON HAYATI (23/01/1948-02/12/1949) TAHSİS EDİLMİŞTİR.

23 Ocak 1948’de, Afyon’dan üç sivil polis memuru, güya memleket çapında gizli bir dinî cemiyetin faaliyetine âşinâ olmak için Emirdağı’na gelmişlerdir. Başta Said Nursî olarak Nur talebelerini tespit etmeye çalışıyorlardı. Sudan bahâneler icat etmeye tevessül ediyorlar. Şiddetli geçen bir kış ayının dondurucu soğukları bütün şiddetiyle devam ediyor. Yer Afyon, mekân ise Afyon zindanları. 28 Ocak 1948 tarihinde Afyon hapsine bırakılan Bedîüzzaman Hazretleri, bu hapiste cebren tam 20 ay kadar kalır. Zâlim ve gaddar zihniyetin prangalarıyla Afyon zindanlarına hapsedilen Bedîüzzaman, iman dâvâsı uğruna en olumsuz şartlarda dahi boş durmayarak Nur-u Kur’ân eserleri olan Risâleleri yazar, yayar ve okutur.

Kitabın bu cildi Bedîüzzaman’ın 1944-1949 yılları arasındaki hayatını ilgilendirmektedir. Bedîüzzaman’ın 24.07.1934 günü Isparta’ya getirilişinden 09.08.1944 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile Afyon Emirdağ’a sürgün edilmesi ve 23 Ocak 1948 tarihinde Afyon Hapsine kadar olan Emirdağ Hayatı ile 2 Aralık 1949 tarihine kadar devam edecek olan Afyon Hayatı bu cildin temel konularını teşkil etmektedir. Bedîüzzaman’ın bu iki hayat safhası hakkında, sağlam kaynaklara ve en önemlisi de doğrudan devletin arşiv belgelerine dayalı bir çalışma olmuştur. Öncelikle Mehmed Çalışkan’ın müjdesini zikredelim:

"Yakında büyük bir Tarihçe-i Hayat yazılacak"

    "Üstad neşredilen Tarihçe-i Hayat'tan sonra 'İnşaallah yakında büyük Tarihçe-i Hayat yazılacak' demişti.

    Yine bir defasında, 'Siz kimin talebesi olduğunuzu, kime hizmet ettiğinizi, nasıl bir şahısla konuştuğunuzu bilmiyorsunuz. Ayrıca yakında bu Risâle-i Nur mekteplerde okunacak.' cümlesini tekrar tekrar söylemişti.

    "Bir gün Ahmed Feyzi Kul ziyaret için gelmişti. Üstad Ahmet Feyzi'ye, 'Çabuk bir vasıta bul ve git' demişti. Akşamleyin bir sohbet yapmak için bırakmadım. O gece münevver bir cema’atle güzel bir sohbet oldu. O gece geç saatlere kadar sohbet devam etmişti. Sabahleyin Üstad Ahmed Feyzi'yi çağırttı. Halbuki Üstad'ın onun kaldığından haberi yoktu. Ahmet Feyzi çok korktu, beraberce Üstad'ın yanına gittik. Üstad, 'Sen akşam ne konuştuysan ben aynen kabul ediyorum' diyerek iltifat etti.[1]

Çalışmamızın bu cildi, İki Bölümden oluşmaktadır:

BİRİNCİ BÖLÜM

BEDÎÜZZAMAN SAİD NURSÎ’NİN EMİRDAĞ HAYATI’DIR

(30-07-1944/23-01-1948). ARTIK EMİRDAĞ’DA BEDÎÜZZAMAN VARDIR.

Bedîüzzaman’ın Emirdağ Hayatı’nın, Afyon hapsine kadar olan kısmı, o güne kadarki hayatının en acı, en sıkıntılı ve en zulümlü safhasıdır. Rusya’da esir iken bile, böylesi bir hayat tarzı görmemiştir denilebilir. Münafık zındıklar ve din düşmanı gizli komiteler; var güçleriyle desiseler ve dolaplar çeviriyor; en acı ihânetleri resmî adamların elleriyle uyguluyorlardı.

Emirdağ’a gelen Bedîüzzaman, hükümet binasının karşısında bir odaya yerleştirildi. Camiye gitmesine bile müsaade edilmediği, devamlı takip ve tarassuda tabi tutulduğu Emirdağ sürgünü, Bedîüzzaman’a Denizli hapishânesini bile aratıyordu. Ziyaretçilerle görüşmesi yasaklanan Bedîüzzaman, Emirdağ’da üç kere de zehirlenme tehlikesi atlatmıştı. hukukî ve kanunî yollardan Bedîüzzaman’ı alt edemeyen muhalifleri onu zehirleyerek imha etmek istemiş, hayatı boyunca yirmi üç defa denenecek bu teşebbüslerin üçü Emirdağ’da gerçekleşmişti. Defalarca zehirlendiği halde Allah’ın inâyetiyle mutlak ölümden her defasında kurtulan Bedîüzzaman, bu zehirlerin verdiği ızdırabı ömrü boyunca yaşayacaktı.

İKİNCİ BÖLÜM

BEDÎÜZZAMAN’IN AFYON HAYATI (23/01/1948-02/12/1949) TAHSİS EDİLMİŞTİR.

23 Ocak 1948’de, Afyon’dan üç sivil polis memuru, güya memleket çapında gizli bir dinî cemiyetin faaliyetine âşinâ olmak için Emirdağı’na gelmişlerdir. Başta Said Nursî olarak Nur talebelerini tespit etmeye çalışıyorlardı. Sudan bahâneler icat etmeye tevessül ediyorlar. Şiddetli geçen bir kış ayının dondurucu soğukları bütün şiddetiyle devam ediyor. Yer Afyon, mekân ise Afyon zindanları. 28 Ocak 1948 tarihinde Afyon hapsine bırakılan Bedîüzzaman Hazretleri, bu hapiste cebren tam 20 ay kadar kalır. Zâlim ve gaddar zihniyetin prangalarıyla Afyon zindanlarına hapsedilen Bedîüzzaman, iman dâvâsı uğruna en olumsuz şartlarda dahi boş durmayarak Nur-u Kur’ân eserleri olan Risâleleri yazar, yayar ve okutur.

Kapat