Belgeler ve Fotoğraflarla Meclis-i Mebusan (1877-1920)

Stok Kodu:
9789756226681
Boyut:
23 x 29 cm
Sayfa Sayısı:
361
Basım Yeri:
İstanbul
Basım Tarihi:
2010
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
kuşe
Dili:
Türkçe
0,00
9789756226681
14987
Belgeler ve Fotoğraflarla Meclis-i Mebusan (1877-1920)
Belgeler ve Fotoğraflarla Meclis-i Mebusan (1877-1920)
0.00

Meşruti bir idare kurmak; yani Padişahın, bir diğer deyişle devleti yöneten icra gücünün iradesini muayyen bir kanunla sınırlamak, idarenin intizarını şahıslar ile değişmeyen salim bir tarza bağlamak, XIX. asrın son çeyreğinde Osmanlı aydınlarının devletin kurtuluşu için gördükleri en önemli çözüm şekillerinin başında geliyordu. Yüzyılın başında ayanlarla Padişah arasında imzalanan Sened-i İttifak, bu yoldaki çabaların farklı mahiyetteki ilk habercisi görünümündedir. Tanzimat ve Islahat dönemlerinde gerçekleştirilen ve halkı nispeten de olsa mahalli idare yönetimlerine katılmaya alıştıran düzenlemelerin beklenen neticeleri vermemeleri, gerek aydın, gerekse bürokrat kesim üzerinde olumsuz etkiler oluşturmuştur. Söz konusu dönemdeki düzenlemelerin bir yandan gayrimüslim teb'ayı adeta imtiyazlı hale getirmesi, diğer yandan da yabancı devletlerin müdahalelerine açık bir durum yaratması toplumda dini kaynaklı bir tepki oluşmasını kolaylaştırmıştır. Yeni Osmanlıların gazeteyi kullanarak teoride en güçlü olması gerekirken yerleşik anlayış dolayısıyla bu sürecin en ilgisiz aktörü durumunda olan halkın hâkimiyet hakkı kavramını devreye sokmaları, kelimenin tam manası ile bir dönüm noktası niteliğini haizdir. Her ne kadar, halkı mahalli idareler seçimleri ile yönetimle ilgilenmeye sevk eden Tanzimat uygulamaları ve bilhassa Sadık Rıfat Paşa'nın hükümetleri halk için, halka hizmet için kurulan müesseseler olarak nitelemesi söz konusu ise de hâkimiyetin kaynağına halkın konulması çok önemli bir aşamadır. Halk iradesinin temsilcileri olan Meclis ve onun oluşturacağı Anayasa ile sınırlandırılacak bir Padişah iktidarı Türk demokrasi sürecinin de başlangıcını oluşturacaktır. Her ne kadar 1. ve II. Meşrutiyetler II. Abdülhamid devrinde idrak edilmişse de bu yoldaki kararlı ilk teşebbüs ondan biraz önce gerçekleştirilmişti. Biz burada olayların kronolojik gelişiminden ve Anayasanın metin hususiyetlerinden ziyade olayların ardındaki itici güç olan anlayışın gelişimini ana hatları ile tespit etmenin daha yararlı olacağını düşünmekteyiz.

(kitaptan)

Meşruti bir idare kurmak; yani Padişahın, bir diğer deyişle devleti yöneten icra gücünün iradesini muayyen bir kanunla sınırlamak, idarenin intizarını şahıslar ile değişmeyen salim bir tarza bağlamak, XIX. asrın son çeyreğinde Osmanlı aydınlarının devletin kurtuluşu için gördükleri en önemli çözüm şekillerinin başında geliyordu. Yüzyılın başında ayanlarla Padişah arasında imzalanan Sened-i İttifak, bu yoldaki çabaların farklı mahiyetteki ilk habercisi görünümündedir. Tanzimat ve Islahat dönemlerinde gerçekleştirilen ve halkı nispeten de olsa mahalli idare yönetimlerine katılmaya alıştıran düzenlemelerin beklenen neticeleri vermemeleri, gerek aydın, gerekse bürokrat kesim üzerinde olumsuz etkiler oluşturmuştur. Söz konusu dönemdeki düzenlemelerin bir yandan gayrimüslim teb'ayı adeta imtiyazlı hale getirmesi, diğer yandan da yabancı devletlerin müdahalelerine açık bir durum yaratması toplumda dini kaynaklı bir tepki oluşmasını kolaylaştırmıştır. Yeni Osmanlıların gazeteyi kullanarak teoride en güçlü olması gerekirken yerleşik anlayış dolayısıyla bu sürecin en ilgisiz aktörü durumunda olan halkın hâkimiyet hakkı kavramını devreye sokmaları, kelimenin tam manası ile bir dönüm noktası niteliğini haizdir. Her ne kadar, halkı mahalli idareler seçimleri ile yönetimle ilgilenmeye sevk eden Tanzimat uygulamaları ve bilhassa Sadık Rıfat Paşa'nın hükümetleri halk için, halka hizmet için kurulan müesseseler olarak nitelemesi söz konusu ise de hâkimiyetin kaynağına halkın konulması çok önemli bir aşamadır. Halk iradesinin temsilcileri olan Meclis ve onun oluşturacağı Anayasa ile sınırlandırılacak bir Padişah iktidarı Türk demokrasi sürecinin de başlangıcını oluşturacaktır. Her ne kadar 1. ve II. Meşrutiyetler II. Abdülhamid devrinde idrak edilmişse de bu yoldaki kararlı ilk teşebbüs ondan biraz önce gerçekleştirilmişti. Biz burada olayların kronolojik gelişiminden ve Anayasanın metin hususiyetlerinden ziyade olayların ardındaki itici güç olan anlayışın gelişimini ana hatları ile tespit etmenin daha yararlı olacağını düşünmekteyiz.

(kitaptan)

Kapat