Birlikte Yazılan ve Öğrenilen Bir Tarihe Doğru

Stok Kodu:
9789753332125
Boyut:
150-210
Sayfa Sayısı:
278
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2007-10
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
9789753332125
90239
Birlikte Yazılan ve Öğrenilen Bir Tarihe Doğru
Birlikte Yazılan ve Öğrenilen Bir Tarihe Doğru
0.00
"Tarih metodolojisi üstünde durmak, ondan söz etmek, sadece tarih araştırmalarını kendine meslek edinmiş kişilere özgü bir uğraş olarak görülmemeli.
Yalnız tarih yazanların değil, aynı zamanda tarih okuyucularının da tarih metodolojisini bilmeleri gerekiyor. Okudukları tarihi yerli yerine oturtabilmek için metodoloji, tarih okuyucusuna bilimsel olanı bilimsel olmayandan ayırabilmesi ve bilimsel bir tarih önermesinin anlamını doğru olarak kavrayabilmesi için gerekli.
Bu gereklilik tarihin çoğu kez bilim dışı kullanışlarının ön plana geçmesinden doğuyor. Tarihin tarihine baktığımızda önce bir yönetici sınıf kültürü olarak ele alındığını daha sonra ulusçuluk ideolojisinin temel araçlarından biri haline geldiğini ve sonunda bir bilim niteliğini kazandığını görüyoruz. Tarihteki bu işlev değişikliği her zaman saf olarak ortaya çıkmıyor. Pek çok halde bir tarih yazısında bu işlevlerin birbirine karıştığı görülüyor.
Bir tarihçi geçmişteki alışkanlıklarından kolayca sıyrılamıyor. Bilim olarak tarihin geçmişteki işlevlerinden arındırılması uzun ve kararlı bir ayıklama sürecini gerektiriyor."
"Tarih metodolojisi üstünde durmak, ondan söz etmek, sadece tarih araştırmalarını kendine meslek edinmiş kişilere özgü bir uğraş olarak görülmemeli.
Yalnız tarih yazanların değil, aynı zamanda tarih okuyucularının da tarih metodolojisini bilmeleri gerekiyor. Okudukları tarihi yerli yerine oturtabilmek için metodoloji, tarih okuyucusuna bilimsel olanı bilimsel olmayandan ayırabilmesi ve bilimsel bir tarih önermesinin anlamını doğru olarak kavrayabilmesi için gerekli.
Bu gereklilik tarihin çoğu kez bilim dışı kullanışlarının ön plana geçmesinden doğuyor. Tarihin tarihine baktığımızda önce bir yönetici sınıf kültürü olarak ele alındığını daha sonra ulusçuluk ideolojisinin temel araçlarından biri haline geldiğini ve sonunda bir bilim niteliğini kazandığını görüyoruz. Tarihteki bu işlev değişikliği her zaman saf olarak ortaya çıkmıyor. Pek çok halde bir tarih yazısında bu işlevlerin birbirine karıştığı görülüyor.
Bir tarihçi geçmişteki alışkanlıklarından kolayca sıyrılamıyor. Bilim olarak tarihin geçmişteki işlevlerinden arındırılması uzun ve kararlı bir ayıklama sürecini gerektiriyor."
Kapat