Dini Tasavvufi Türk Edebiyatında "İnsan" Edebiyat Ve Felsefe Bağlamında

Stok Kodu:
9786059706377
Boyut:
135-210
Sayfa Sayısı:
128
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016-04
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
9786059706377
224304
Dini Tasavvufi Türk Edebiyatında "İnsan"
Dini Tasavvufi Türk Edebiyatında "İnsan" Edebiyat Ve Felsefe Bağlamında
0.00
Bu çalışmada, Anadolu'da Dinî - Tasavvufî Türk Edebiyatının başlangıç döneminin (XIII. yüzyıl'ın) öne çıkan şahsiyetlerinden olan üç büyük mutasavvıf; Mevlânâ Celâleddin Rûmî, Yûnus Emre ve Hacı Bektaş Velî'nin eserlerinden örnek olarak seçilen şiirlerinde "insan" teması, edebiyat ve varoluşçu felsefe disiplinlerinin sınırları çerçevesinde, benzeyen ve ayrılan yönleriyle genel olarak incelenmiş böylece 'insan'a, hem edebiyat hem de bir felsefe ekolü olan Varoluşçuluk açısından disiplinlerarası bir bakışla yaklaşılmıştır. Bu bakışta ortaya çıkan manzara nettir: XIII. yüzyıl Anadolu'sunda yaşama dönük kaygılarla dinî - mistik bir ortama adeta 'sığınan' insan ile XX. yüzyılda makineleşme, savaşlar vb. sebeplerle yitik varoluşunu arayan insan, bir noktada zaman tünelinde paralel bir çizgide seyretmektedir. Yaşamında bir anlam bulabilmek adına öz yaşamıyla her daim mücadele içinde olan her iki yüzyıl insanı, derin bir kaygı içindedir, umutsuzdur, bir kaçış planı içindedir. Bu kaçış yolu, XIII. yüzyıl Anadolu'sunda İslam dininin tesiriyle mistik ve ruhânî öğretilerle insanı sonsuzluk yoluna çıkaracak olan Tasavvuf dolayısıyla, İslam dini ve Kur'an olurken, XX. yüzyıl kıta Avrupa'sında düşünür - yazarlarca insan yaşamının anlamını her yönüyle sorgulayan ve sorgulatan Varoluşçuluk öğretisi (ve dahası teist Varoluşçular için Hristiyanlık) olacaktır. Her iki yüzyıl ve dönemi hazırlayan (siyasi, sosyal) etmenler, tamamen 'insan'ı yine kendisine keşfettirecek olan etmenlerdir. Nitekim bu insanlar, kendi varlığındaki 'gizem'i, ya da herkesin görmesi imkânsız olan 'eksikliği' yine 'kendi özgür arayışlarıyla' bir sorumluluk bilincinde çözmektedirler.
Bu çalışmada, Anadolu'da Dinî - Tasavvufî Türk Edebiyatının başlangıç döneminin (XIII. yüzyıl'ın) öne çıkan şahsiyetlerinden olan üç büyük mutasavvıf; Mevlânâ Celâleddin Rûmî, Yûnus Emre ve Hacı Bektaş Velî'nin eserlerinden örnek olarak seçilen şiirlerinde "insan" teması, edebiyat ve varoluşçu felsefe disiplinlerinin sınırları çerçevesinde, benzeyen ve ayrılan yönleriyle genel olarak incelenmiş böylece 'insan'a, hem edebiyat hem de bir felsefe ekolü olan Varoluşçuluk açısından disiplinlerarası bir bakışla yaklaşılmıştır. Bu bakışta ortaya çıkan manzara nettir: XIII. yüzyıl Anadolu'sunda yaşama dönük kaygılarla dinî - mistik bir ortama adeta 'sığınan' insan ile XX. yüzyılda makineleşme, savaşlar vb. sebeplerle yitik varoluşunu arayan insan, bir noktada zaman tünelinde paralel bir çizgide seyretmektedir. Yaşamında bir anlam bulabilmek adına öz yaşamıyla her daim mücadele içinde olan her iki yüzyıl insanı, derin bir kaygı içindedir, umutsuzdur, bir kaçış planı içindedir. Bu kaçış yolu, XIII. yüzyıl Anadolu'sunda İslam dininin tesiriyle mistik ve ruhânî öğretilerle insanı sonsuzluk yoluna çıkaracak olan Tasavvuf dolayısıyla, İslam dini ve Kur'an olurken, XX. yüzyıl kıta Avrupa'sında düşünür - yazarlarca insan yaşamının anlamını her yönüyle sorgulayan ve sorgulatan Varoluşçuluk öğretisi (ve dahası teist Varoluşçular için Hristiyanlık) olacaktır. Her iki yüzyıl ve dönemi hazırlayan (siyasi, sosyal) etmenler, tamamen 'insan'ı yine kendisine keşfettirecek olan etmenlerdir. Nitekim bu insanlar, kendi varlığındaki 'gizem'i, ya da herkesin görmesi imkânsız olan 'eksikliği' yine 'kendi özgür arayışlarıyla' bir sorumluluk bilincinde çözmektedirler.
Kapat