Kitab-ı Tafṣil-i Tariki’l-Muḳarrebin ve Sebili’l-Müttebi‘in (Rodos Nüshası) Giriş - İnceleme - Metin - Dizinler - Tıpkıbasım

Stok Kodu:
9786059269247
Boyut:
16 x 24 cm
Sayfa Sayısı:
559
Basım Yeri:
Konya
Basım Tarihi:
2016-09
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
1 adet mevcut
9786059269247
226408
Kitab-ı Tafṣil-i Tariki’l-Muḳarrebin ve Sebili’l-Müttebi‘in (Rodos Nüshası) Giriş - İnceleme - Metin - Dizinler - Tıpkıbasım
Kitab-ı Tafṣil-i Tariki’l-Muḳarrebin ve Sebili’l-Müttebi‘in (Rodos Nüshası) Giriş - İnceleme - Metin - Dizinler - Tıpkıbasım
0.00

Batı Türkçesi kendi içinde Eski Anadolu Türkçesi, Osmanlı Türkçesi ve Türkiye Türkçesi olmak üzere üç alt devreye ayrılır. Osmanlı Türkçesi, Batı Türkçesinin 16 ile 20. yüzyıllarını içine alan ikinci yazı dili devresidir. Bu devrenin ilk asırları Eski Anadolu Türkçesi, son asırları ise standart Türkiye Türkçesi ile büyük oranda aynılık gösterir. Orta Osmanlıca olarak adlandırılan 17-18. yüzyıllar ise bu dönemler arasında bir geçiş evresidir. Bu devre yeni gramer şekillerinin ortaya çıkması, imlanın kalıplaşması ve söz varlığının Arapça ile Farsça kelime ve terkiplerinin kullanımı yönünde artması bakımından Eski Anadolu Türkçesinden ayrılır. Bu farklılıklar içinde bu dönemi kendinden önce ve sonra gelen devrelerden ayıran en önemli ölçüt, dilin barındırdığı yabancı unsurlardır.

Bu dönemde meydana getirilen yazılı ürünlerin birçoğu, halk dilinde bulunmayan yabancı dil unsurları ile doludur.

Fazla bir dil çalışmanın olmadığı Orta Osmanlıca döneminde yazılan çalıştığımız eser fonetik, morfolojik ve leksik açılardan değerlendirilmiştir. Böylelikle eser temelinde Türkçenin gelişiminin belirlenmesine katkı sağlanması amaçlanmıştır.

Batı Türkçesi kendi içinde Eski Anadolu Türkçesi, Osmanlı Türkçesi ve Türkiye Türkçesi olmak üzere üç alt devreye ayrılır. Osmanlı Türkçesi, Batı Türkçesinin 16 ile 20. yüzyıllarını içine alan ikinci yazı dili devresidir. Bu devrenin ilk asırları Eski Anadolu Türkçesi, son asırları ise standart Türkiye Türkçesi ile büyük oranda aynılık gösterir. Orta Osmanlıca olarak adlandırılan 17-18. yüzyıllar ise bu dönemler arasında bir geçiş evresidir. Bu devre yeni gramer şekillerinin ortaya çıkması, imlanın kalıplaşması ve söz varlığının Arapça ile Farsça kelime ve terkiplerinin kullanımı yönünde artması bakımından Eski Anadolu Türkçesinden ayrılır. Bu farklılıklar içinde bu dönemi kendinden önce ve sonra gelen devrelerden ayıran en önemli ölçüt, dilin barındırdığı yabancı unsurlardır.

Bu dönemde meydana getirilen yazılı ürünlerin birçoğu, halk dilinde bulunmayan yabancı dil unsurları ile doludur.

Fazla bir dil çalışmanın olmadığı Orta Osmanlıca döneminde yazılan çalıştığımız eser fonetik, morfolojik ve leksik açılardan değerlendirilmiştir. Böylelikle eser temelinde Türkçenin gelişiminin belirlenmesine katkı sağlanması amaçlanmıştır.

Kapat