Ortaçağda İstanbul Altıncı ve On Üçüncü Yüzyıllar Arasında Konstantinopolisin Kentsel Gelişimi

Stok Kodu:
9786059389884
Boyut:
16 x 24 cm
Sayfa Sayısı:
173
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2022-05
Çeviren:
Barış Cezar
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
90,00
Taksitli fiyat: 12 x 9,60
1 adet mevcut
9786059389884
157784
Ortaçağda İstanbul Altıncı ve On Üçüncü Yüzyıllar Arasında Konstantinopolisin Kentsel Gelişimi
Ortaçağda İstanbul Altıncı ve On Üçüncü Yüzyıllar Arasında Konstantinopolisin Kentsel Gelişimi
90.00

Greko-Roma dünyasının son büyük kentsel yerleşimi Konstantinopolis, nasıl ortaçağ Hıristiyan Avrupanın en büyük kentine dönüştü? Yedinci yüzyılda halifelerin fetih rüyalarını süsleyen kentle 1453te Fatih Sultan Mehmetin fethettiği kent arasında ne gibi farklar vardı? Konstantinopolisin, eski dünyanın çöküşü sürecinde hayatta kalmasının nedeni, sağlam altyapısının ve kentsel hayatın temel yapılarının aslen değişmemesiydi. Altıncı yüzyıl ortalarında hayata geçen temel sosyal hizmet kurumları, liman, pazar, imparatorluk sarayı, kilise gibi kurumlar Karanlık Çağlar denen yedinci ve sekizinci yüzyıllar boyunca hizmet etmeyi ve ardından gelen uzun canlanma döneminde model olmayı sürdürdü. Kentin erken dönem Hıristiyan çehresi, ancak onuncu yüzyıldan itibaren yeni manastırların, aristokrat evlerinin inşasıyla ve Haliçteki ticari hayatın dönüşmesiyle değişmeye başladı. Ama bu yeni imarlaşma o sıralarda hâlâ var olan çekirdeğin etrafında örgütlenmekteydi. Kentsel hayatın sürekliliği, 1203-4 Dördüncü Haçlı Seferiyle ve ardından gelen yağma ve yangınlarla kesintiye uğradı. Konstantinopolis, Bizans İmparatorluğunun son iki yüzyılında, merkezi olmayan, dağınık bir periferiye yayılan bir kent haline geldi.
Dünyanın önde gelen Bizans tarihçilerinden Paul Magdalino, yazılı kaynakların yanı sıra arkeoloji ve mimarlıktan da yararlanarak ortaçağ İstanbulunu tahayyül etmemizi sağlıyor. Yaşadığımız kenti, her gün adımladığımız sokakları ve varlığını kanıksadığımız yapıları o çağlara uzanan bir resme oturtmak amacıyla fotoğraflarla da desteklenen bu çalışmayı İstanbul tarihiyle ilgilenenler ya da belki İstanbulu seven herkes ilgiyle okuyacak. Yazarın kendi ifadesiyle, Bu kitap Osmanlı ve Cumhuriyet İstanbullarının altında, 330dan 1453e o uzun Bizans geçmişi boyunca tarihi yarımadada veya çevresinde birikmiş kentsel tecrübe katmanlarına yapılmış derin bir kazıdır.
Lisans ve doktora derecelerini Oxford Üniversitesinden alan Prof. Paul Magdalino, St. Andrews Üniversitesi, École Pratique des Hautes Études, Harvard Üniversitesi gibi dünyanın önde gelen üniversitelerinde Bizans tarihi dersleri verdi. Şu anda Koç Üniversitesi Tarih Bölümünde öğretim üyesidir.

Greko-Roma dünyasının son büyük kentsel yerleşimi Konstantinopolis, nasıl ortaçağ Hıristiyan Avrupanın en büyük kentine dönüştü? Yedinci yüzyılda halifelerin fetih rüyalarını süsleyen kentle 1453te Fatih Sultan Mehmetin fethettiği kent arasında ne gibi farklar vardı? Konstantinopolisin, eski dünyanın çöküşü sürecinde hayatta kalmasının nedeni, sağlam altyapısının ve kentsel hayatın temel yapılarının aslen değişmemesiydi. Altıncı yüzyıl ortalarında hayata geçen temel sosyal hizmet kurumları, liman, pazar, imparatorluk sarayı, kilise gibi kurumlar Karanlık Çağlar denen yedinci ve sekizinci yüzyıllar boyunca hizmet etmeyi ve ardından gelen uzun canlanma döneminde model olmayı sürdürdü. Kentin erken dönem Hıristiyan çehresi, ancak onuncu yüzyıldan itibaren yeni manastırların, aristokrat evlerinin inşasıyla ve Haliçteki ticari hayatın dönüşmesiyle değişmeye başladı. Ama bu yeni imarlaşma o sıralarda hâlâ var olan çekirdeğin etrafında örgütlenmekteydi. Kentsel hayatın sürekliliği, 1203-4 Dördüncü Haçlı Seferiyle ve ardından gelen yağma ve yangınlarla kesintiye uğradı. Konstantinopolis, Bizans İmparatorluğunun son iki yüzyılında, merkezi olmayan, dağınık bir periferiye yayılan bir kent haline geldi.
Dünyanın önde gelen Bizans tarihçilerinden Paul Magdalino, yazılı kaynakların yanı sıra arkeoloji ve mimarlıktan da yararlanarak ortaçağ İstanbulunu tahayyül etmemizi sağlıyor. Yaşadığımız kenti, her gün adımladığımız sokakları ve varlığını kanıksadığımız yapıları o çağlara uzanan bir resme oturtmak amacıyla fotoğraflarla da desteklenen bu çalışmayı İstanbul tarihiyle ilgilenenler ya da belki İstanbulu seven herkes ilgiyle okuyacak. Yazarın kendi ifadesiyle, Bu kitap Osmanlı ve Cumhuriyet İstanbullarının altında, 330dan 1453e o uzun Bizans geçmişi boyunca tarihi yarımadada veya çevresinde birikmiş kentsel tecrübe katmanlarına yapılmış derin bir kazıdır.
Lisans ve doktora derecelerini Oxford Üniversitesinden alan Prof. Paul Magdalino, St. Andrews Üniversitesi, École Pratique des Hautes Études, Harvard Üniversitesi gibi dünyanın önde gelen üniversitelerinde Bizans tarihi dersleri verdi. Şu anda Koç Üniversitesi Tarih Bölümünde öğretim üyesidir.

Kapat