Türk Entelektüel Tarihinin Teşekkül Devri

Stok Kodu:
9789759956042
Boyut:
170-240
Sayfa Sayısı:
316
Baskı:
1
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
9789759956042
221121
Türk Entelektüel Tarihinin Teşekkül Devri
Türk Entelektüel Tarihinin Teşekkül Devri
0.00
Türk entelektüel tarihinin teşekkül devri, zihniyet dünyamızla hayat felsefemizin yörüngesini belirleyen zaman dilimidir. İslâm tasavvurumuzun oluştuğu bu dönem, Horasan-Türkistan havzasının Müslümanlaşmasına para-lel olarak derinleşir ve sonraki zamanların mayası olur. Düşünce, ne derecede kemâli yoklarsa yoklasın, ehem-miyetli bir cephesiyle kuruluş döneminin ürünü olduğuna göre devamlı olarak ilhâm alınan kaynak burasıdır. Bir fikir hangi aşamaları kat ederse etsin esas itibariyle geriye doğru bakarak ileriye doğru akar. Tefekkür ha-yatımızın sicil kayıtlarını toplayan Fârâbî'yle Mâtürîdî'nin diktiği, İbn Sînâ, Yûsuf Has Hâcib ve Gazzâlî'nin suladığı ağacın meyveleri Osmanlılar tarafından devşirilir. Diğer bir ifadeyle fikrî ve siyasî geleneğimiz Hora-san-Türkistan havzasında filizlenerek meyveye durur. Osmanlı coğrafyasında da kemâle erer. Düşünce âlemi-miz bu şekilde eskinin tazyiki altında şekillenerek kendisini bulur.

Türk tarihi aksiyon hâline gelmiş düşünce, amel hâline gelmiş fikirdir. Fikir yürütmenin yanında nazar etmeye de ehemmiyet veren entelektüel geleneğimiz, ne felsefenin içinde yitip gider, ne de hayatın içinde eriyip biter. Spekülasyona da tedebbüre de hak ettiği yeri verir. Sosyo-kültürel unsurlara hem dinî hem de felsefî mânâlar yükler. Hayat felsefesini idrâk edilen tarih ve coğrafyayla irtibatlı kılar. Fikri hisse, hissi fikre dönüştürür. Zih-niyet dünyasıyla tecrübe edilen âlem arasındaki uçurumu ortadan kaldırır. Hayata mâl edilmeyen bir düşünce-nin karşılığı olamayacağını tesciller. Düşünce bu şekilde hayatın bir aynası olur, yaşanılan zamanın nabzını tutar, cevabını almak üzere soru sorar. Tefekkürün kendisi kadar neticesine de ehemmiyet veren Türk filozofu, yalnızca aramanın hazzıyla yetinmez. Menzile ve maksada da erişmeye çalışır.
Türk entelektüel tarihinin teşekkül devri, zihniyet dünyamızla hayat felsefemizin yörüngesini belirleyen zaman dilimidir. İslâm tasavvurumuzun oluştuğu bu dönem, Horasan-Türkistan havzasının Müslümanlaşmasına para-lel olarak derinleşir ve sonraki zamanların mayası olur. Düşünce, ne derecede kemâli yoklarsa yoklasın, ehem-miyetli bir cephesiyle kuruluş döneminin ürünü olduğuna göre devamlı olarak ilhâm alınan kaynak burasıdır. Bir fikir hangi aşamaları kat ederse etsin esas itibariyle geriye doğru bakarak ileriye doğru akar. Tefekkür ha-yatımızın sicil kayıtlarını toplayan Fârâbî'yle Mâtürîdî'nin diktiği, İbn Sînâ, Yûsuf Has Hâcib ve Gazzâlî'nin suladığı ağacın meyveleri Osmanlılar tarafından devşirilir. Diğer bir ifadeyle fikrî ve siyasî geleneğimiz Hora-san-Türkistan havzasında filizlenerek meyveye durur. Osmanlı coğrafyasında da kemâle erer. Düşünce âlemi-miz bu şekilde eskinin tazyiki altında şekillenerek kendisini bulur.

Türk tarihi aksiyon hâline gelmiş düşünce, amel hâline gelmiş fikirdir. Fikir yürütmenin yanında nazar etmeye de ehemmiyet veren entelektüel geleneğimiz, ne felsefenin içinde yitip gider, ne de hayatın içinde eriyip biter. Spekülasyona da tedebbüre de hak ettiği yeri verir. Sosyo-kültürel unsurlara hem dinî hem de felsefî mânâlar yükler. Hayat felsefesini idrâk edilen tarih ve coğrafyayla irtibatlı kılar. Fikri hisse, hissi fikre dönüştürür. Zih-niyet dünyasıyla tecrübe edilen âlem arasındaki uçurumu ortadan kaldırır. Hayata mâl edilmeyen bir düşünce-nin karşılığı olamayacağını tesciller. Düşünce bu şekilde hayatın bir aynası olur, yaşanılan zamanın nabzını tutar, cevabını almak üzere soru sorar. Tefekkürün kendisi kadar neticesine de ehemmiyet veren Türk filozofu, yalnızca aramanın hazzıyla yetinmez. Menzile ve maksada da erişmeye çalışır.
Kapat